Ülkemizde, halk sağlığının ve
koruyucu sağlık hizmetlerinin önemini vurgulamak ve yürütülen çalışmaları daha
görünür kılmak amacı ile her yıl 3-9 Eylül tarihleri ‘Halk Sağlığı Haftası’
olarak kutlanmaktadır. 2019 yılı Halk Sağlığı Haftası teması “Anne ve Çocuk
Sağlığı” olarak belirlenmiştir.
Sağlığın dünyada en geniş biçimde
kabul gören tanımı; fiziksel, bedensel ve ruhsal yönden tam bir iyilik hali
olduğudur. Tam bir iyilik halinin sağlanması ortaya çıkan sağlık sorunlarının
zamanında ve etkili biçimde çözümlenmesi kadar sağlık sorunlarının meydana
gelmesini engelleyici yaklaşım ve uygulamaları da gerektirir. Birinci basamak
sağlık hizmetleri olarak da adlandırılan koruyucu sağlık hizmetlerini ülke
genelinde yaygın, etkili ve gereken kalite düzeyinde sürdürmek temel amacımızı
teşkil etmektedir. Böylece insanımızın sağlığını korumayı ve geliştirmeyi
hedeflemekteyiz. Bu kapsamda yürüttüğümüz çalışmalar içinde anneler ve çocuklar
özel bir önceliğe sahiptir. Çünkü anne ve bebekler, diğer gruplara göre sağlık
açısından daha fazla risk altındadır. Çocuklar, bir ülkenin geleceği ve
umududur. Bu nedenle en iyi koşullarda dünyaya gelmelerinin sağlanması,
büyümeleri ve gelişmeleri için en uygun ortamın hazırlanması, geleceğe dönük fiziksel,
ruhsal ve zihinsel donanımlarının en üst düzeyde oluşturulması ülkenin geleceği
açısından yaşamsal önem taşımaktadır.
15- 49 yaş arasındaki tüm
kadınların; sağlık açısından değerlendirilmesinin sağlanması, üreme dönemi
kadın sağlığı göstergelerinin iyileştirilmesi, doğurganlık çağındaki kadında
riskli durumların tespit edilmesi,
gebelik öncesi danışmanlık verilmesi, erken dönemde gebelik tespiti
yapılabilmesi için yılda en az iki kez birinci basamak sağlık kuruluşları ve
aile hekimleri tarafından izlenmektedir.
Evlilik öncesi sağlık raporu
almak için başvuran kişilere; sağlıklı aile yapısı, üreme sağlığı, üreme
sağlığı yöntemleri, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, akraba evliliği ve genetik geçişli
hastalıklarla (kalıtsal kan hastalıkları hemoglobinopati) ilgili danışmanlık
hizmeti verilmesi, evlenecek çiftlerin olası riskler, sonuçları ve korunma
yolları konularında bilinçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Gebelerin; doğum öncesi, doğum,
doğum sonrası dönemlerine ilişkin bilgi sahibi olmalarını ve bilinçli doğum
yapmalarını sağlamak, anne ve baba adaylarına normal doğum eylemi ağrı yönetimi
ve yeni rollerini benimsemeleri konusunda bilgi ve beceri kazandırmak için Gebe
Bilgilendirme Sınıflarında anne adaylarına bilgi verilmektedir.
Doğum Öncesi Bakım Programı;
gebelere doğum öncesi bakım yönetim rehberi doğrultusunda hizmet sunulması,
sağlıklı gebelik geçirerek sağlıklı bebek doğurması ve sağlığının korunması,
gebelikten önce var olan hastalıkların saptanması, gebelikteki riskli
durumların erken tanı ve tedavisi ile gerekirse sevkini içerir. Tüm gebelerin
en az 4 kez doğum öncesi bakım hizmeti almaları sağlanmaktadır.
Ülkemizin bazı bölgelerinde doğum
eylemi yaklaşmış ya da başlamış olan anneler zaman zaman olumsuz iklim, ulaşım
şartları veya sosyal sebeplerle sağlık kurum ve kuruluşlarına zamanında
ulaştırılamamakta ve doğumlar olumsuz şartlarda gerçekleşebilmektedir. Bu tür
olumsuzlukları önlemek, anne – bebek ölümlerini azaltmak için 2008 yılında “Misafir Anne Uygulaması” (MAU)
başlatılmıştır. Bu uygulama ile elverişsiz hava ve ulaşım şartları olan
yerleşim yerlerinde ikamet eden, sağlık kurumuna erişiminde problem olabilecek
gebelerin tespit edilerek izlemi, doğum tarihleri yaklaştığında daha güvenli
yerleşim merkezlerine nakledilerek konaklamalarının sağlanması ve doğumlarının
hastanelerde gerçekleştirilmesi, doğum sonrası anne ve bebeğin tekrar evlerine
götürülmesi sağlanmaktadır.
Gebelikte artan demir ihtiyacının
karşılanması için her gebeye gebeliğinin 16. haftasından itibaren doğumdan
sonra 3 ay 40-60 mg/gün demir desteği sağlanmaktadır. 2008 yılından itibaren
tüm gebelerimize ücretsiz demir dağıtılmaktadır. Yine Gebe D Vitamini Destek
Programı ile gebelik ve lohusalık döneminde görülen D vitamini eksikliğini
önlemek amacıyla her gebeye gebeliğinin 12. haftasından doğumdan sonra 6. ay
sonuna kadar günde 1200 Ü D vitamini önerilmekte ve ücretsiz dağıtılmaktadır.
Anne Dostu Hastane Programı
kapsamında, kanıta dayalı anne, bebek ve aile dostu bir model ile; başta kişi
mahremiyeti olmak üzere, üreme haklarına saygılı, doğru veri ile doğru politika
ve yaklaşım oluşturma, etkili iletişime odaklanma, her gebelik ve doğum
sürecinin evrensel ilkelerle ve kendi kültürümüzle uyumlu hale getirilmesi
amaçlanmaktadır.
Bakanlığımızca 2008 yılından
itibaren; hastane doğumlarını artırmak, sezaryen oranlarını düşürmek, anne sağlığını korumak amacıyla ülke
genelinde kamu, üniversite ve özel sağlık kuruluşlarında doğumun yöntemlerine
göre dağılımı, sezaryen oranları ve sezaryenlerin tıbbi gerekçelerine göre
dağılımı izlenmektedir. Ülkemiz sezaryen oranlarının azaltılması için Doğum
Eylem Planı hazırlık çalışmalarına Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte
başlanılmıştır. Çerçevesi oluşturulan ve yakın zamanda bir eylem planı olarak
yayımlanması planlanan programımızda sezaryen oranlarını düşürmeye yönelik
çeşitli girişimler bulunmaktadır.
Lohusalık döneminde anneye sağlık
personeli tarafından “Doğum Sonu Bakım Yönetim Rehberi”ne uygun olarak izlem
yapılmaktadır. Doğum sonrası bakım ile; riskli durumları erken dönemde tespit ederek
anne ölümlerini önlemek, anneye ve yakınlarına lohusalık dönemi, gebeliği
önleyici yöntemler konusunda danışmanlık vermek, nutrisyonel desteğe devam
etmek amaçlanmaktadır. Lohusanın normal doğum sonrası 24 saat, sezaryen sonrası
48 saat hastanede kalması sağlanmaktadır. Lohusanın doğumun gerçekleştiği
sağlık kuruluşunca en az 3 kez, taburcu olduktan sonra da aile hekimi/aile
sağlığı elemanınca en az 3 kez evde/sağlık kuruluşunda izlemi yapılmaktadır.
İnsana yapılan yatırımın geri
dönüşü ile ilgili yapılan hesaplamalarda, en yüksek getirili yatırımın, erken
yıllarda çocuklara yapılan yatırım olduğu gösterilmiştir. Çocuk izlemi, birinci
basamak çocuk sağlığı ve hastalıkları hizmetlerinin temelini oluşturmaktadır.
Tüm çocukların büyüme ve gelişmelerinin izlendiği, sağlıklı olup olmadığının
değerlendirildiği, aşı ve sağlık eğitimi gibi koruyucu hekimlik uygulamalarının
sunulduğu bir sağlık hizmetidir. Bu hizmetten yararlanmak her çocuğun en doğal
hakkıdır. Sağlam çocuk izleminde amaç; sağlıklılığı sürdürmek, bebek ve çocuk
ölümlerini, hastalık, sakatlıkları azaltmak ve önlemektir. Daha geniş anlamda,
sağlığın geliştirilmesi ve desteklenmesini sağlamaktır. Ülkemizde doğan her
çocuk aile sağlığı birimlerince; doğumdan sonra ilk yıl içinde 9, 6 yaşına dek
17 defa ve bundan sonrada okul çağı boyunca yılda bir kez izlenmektedir. Büyüme
ve gelişmenin özellikle hızlı olduğu erken çocukluk (0-3 yaş) ve ergenlik
(10-19 yaş) gibi dönemlerde izlemlerin sıklığı ve içeriği farklılaşmaktadır.
İzlem içerisinde çocukların yaş ve özelliklerine uygun gelişimin
değerlendirmesi ve desteklenmesi, taramalar, aşılama hizmetleri, beslenme gibi
çocuk sağlığı için yaşamsal konularda ailelere danışmanlık ve gelişim için
önemli vitamin mineral destekleri yer almaktadır. Aile hekimliği birimlerimizde
her bebek ve çocuğun büyüme ve gelişmesi değerlendirilerek yakından izlenmekte
ve bir sorun olduğunda müdahale edilmektedir.
Halen ülkemizde doğan her
bebekten alınan topuk kanı ile zeka geriliğine ve ağır sekellere neden
olabilecek fenilketonüri, konjenital hipotiroidi, biyotinidaz eksikliği, kistik
fibrozis hastalıkları taranmaktadır. İşitme kayıpları, görme kusurları ile bazı
göz hastalıkları ve kalça çıkıklığı açısından taranarak erken tanı ile tedavi
edilebilmektedir. Bu yenidoğan dönemi tarama programları ile her yıl 12 binden
fazla çocuk yaşama sağlıklı başlama ve hayatını sağlıklı bireyler olarak
sürdürebilme şansına sahip olmaktadır. Çocuklarımızın sağlığını geliştirmek ve
yeni tarama programlarının geliştirilmesi için çalışmalarımız sürmektedir.
Bağışıklama çalışmaları hem
toplum hem de çocuk sağlığı açısından son derece önemli çalışmalardır.
Genişletilmiş bağışıklama programı kapsamında gelişmiş ülkelerdekine benzer
düzeyde hastalığa karşı çocuklarımızı koruyoruz. Çocukluk çağında; Hepatit B,
BCG (verem), DaBT-Hib (Beşli karma aşı; difteri, aselüler boğmaca, tetanoz,
inaktif polio, hemofilus ınfluenza Tip B aşısı), KPA (kojuge pnömokok), KKK
(kızamık, kızamıkçık, kabakulak), OPA (çocuk felci), Td (erişkin tipi difteri
tetanoz), Hepatit A, Suçiçeği aşılarını yapıyoruz. Bakanlığımız tarafından
tedariği yapılan ve uygulanan aşıların depolandığı taşındığı ve uygulandığı her
noktada soğuk zincir ve stoğu izlenmektedir, hangi aşının hangi çocuğa
uygulandığı takip edilmektedir. Ayrıca yerli aşımızı üretmeye başlıyoruz.
Bebeklerimizin optimal sağlık
düzeyine erişebilmesi ve üretken sağlıklı bireyler olarak yaşamlarını
sürdürebilmeleri için beslenme programları önceliğimiz olmaya devam etmektedir.
Sağlıklı beslenmenin ilk adımı hayata anne sütü ile başlamaktır. Bunun için
Bakanlık politikamız bebeklerimizin ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmesinin
sağlanması ve emzirmenin uygun ek besinlerle birlikte 2 yaş ve ötesine dek
sürdürülmesidir. Ülke genelinde tüm illerimiz “Bebek Dostu İl”, doğum yapılan hastanelerimiz “Bebek Dostu
Hastane” olup doğumlarımızın hemen hemen tamamı bu kuruluşlarda
gerçekleşmektedir, Aile Hekimlerimizin neredeyse tamamı Bebek Dostu unvanına
sahiptir.
Bebeklerimizin sağlıklı
gelişimleri için mikrobesin destek programları sürdürüyoruz. “Demir Gibi
Türkiye Programı” ve “D Vitamini Yetersizliğinin Önlenmesi ve Kemik Sağlığının
Geliştirilmesi Programı” kapsamında bugüne dek her biri için 15’er milyondan
fazla bebeğe destek başlanmıştır. Bu programlarla çocuk yaş grubunda demir
eksikliğine bağlı kansızlık %75, D
vitamini eksikliği %50 oranında azaltılmıştır.
Okul çağı çocuklarının sağlıklı
olmalarını temin için Millî Eğitim Bakanlığı ve Bakanlığımız arasında “Okul
Sağlığı Hizmetleri İşbirliği Protokolü” imzalanmıştır. Hazırlık çalışmalarının
ardından her iki Bakanlık arasında varılan mutabakat ile “Okulda Sağlığın
Korunması ve Geliştirilmesi Programı” başlatılmıştır. Bu Programın, okullarda
şu ana kadar okul sağlığı kapsamında yürütülen ve yürütülecek olan tüm program
ve projelerin çerçevesini oluşturması ve ülkemizin okul sağlığı modelini
oluşturması hedeflenmiştir. 2016 yılı sonu itibariyle Aile Hekimliği Birimleri
tarafından öğrencilerin yıllık periyodik izlem ve muayenelerine başlanmıştır.
Bu periyodik izlemler, çocuk aile hekimine yıl içerisinde ne zaman başvurursa
vursun, yılda en az bir kez kapsamlı muayeneden geçmesini ve sonuçta 19 yaşına
dek tüm çocuklarımızın sağlık sistemi tarafından rutin olarak ve yakından
izlenmesi amaçlamaktadır.
Bakanlığımızın okul sağlığı alanında
yürüttüğü çalışmalarda okullarımızdan sağlıklı bir okul çevresine sahip
olduğunu gösterenlere “Beyaz Bayrak” unvanı, yine doğru beslenme uygulamalarına
sahip okullarımıza “Beslenme Dostu Okul” unvanı verilmektedir. Okul çağı
çocuklarımız için aşılama, işitme ve görme taraması ile ağız diş sağlığı
programları yürütülmektedir.
Kaza; yanlış davranış ve ihmaller
sonucunda oluşan korunabilir bir olaydır. Kazalar dünyada ölüm nedenleri
arasında 4.sırada yer almaktadır. Her yıl milyonlarca çocuk ömür boyu sakatlıklara
neden olduğu kazalara bağlı yaralanmalar nedeniyle hastaneye başvurmaktadır.
Ülkemizde ev kazalarının görülme sıklığı %25 olup acil servislere müracaat
trafik kazalarından sonra 2. sırada yer almaktadır. Çocukluk çağı yaralanmaları
ile beraberinde gelen sakatlık ve ölümleri asgariye indirmek, ev kazaları ve
olumsuz sonuçlarını önlenmek amacıyla Çocuk Güvenliğinin Sağlanması Programı
başlatılmıştır. Aile hekimlerimiz aracılığıyla ailelere çocukları ile ilgili
kaza ve yaralanma riskleri konusunda danışmanlık verilmekte ayrıca toplumsal
farkındalık çalışmaları yürütülmektedir.
Bakanlığımız tarafından anne ve
çocuk sağlığının geliştirilmesine yönelik tüm bu çalışmalar ücretsiz olarak tüm
topluma sunulmaktadır.
Op. Dr. Ali Bulut
Kırşehir İl Sağlık Müdürü