İl Sağlık Müdürümüz Dr. Ertan Değirmencioğlu Kistik
Ekinokokkoz (Kist Hidatik) hastalığı ile ilgili yapmış olduğu açıklamada;
“Kist hidatik, olarak da adlandırılan kistik ekinokkoz;
erişkin formunun köpek, kurt, tilki gibi et yiyen hayvanların ince
bağırsaklarında yaşadığı Echinococcus granulosus adı verilen parazitin
larvalarının sebep olduğu zoonotik bir hastalıktır.
Parazit
yumurtalarının ağız ve solunum yoluyla alınmasından sonra insanların karaciğer,
akciğer, dalak, beyin gibi iç organlarında kistler oluşturarak ölüme yol
açabilen kist hidatik ülkemizde hayvanlarda çok yaygındır ve ciddi ekonomik kayıplara
yol açmaktadır.
Parazitin gerçek ara konakları koyun, keçi, sığır, domuz ve develer, son
konakları ise köpek, kurt, tilki gibi et yiyen hayvanlardır. Ancak, esas kaynak
sıklıkla köpeklerdir. Koyunların kistli iç organlarının köpeklere yedirilmesi
ile kist içinde bulunan genç parazit köpeklerin bağırsağına yerleşerek
olgunlaşır ve ergin parazit oluşur. Köpekteki ergin parazitler yumurtlamaya
başlar ve bu yumurtalar köpeğin dışkısı ile dışarı atılır. Bu yumurtalar ile
bulaşık otları yiyen koyunlarda parazitin genç formu oluşur. Parazitin yaşamını
devam ettirmesi ve çoğalabilmesi için hem koyunlara hem de köpeklere ihtiyacı
vardır.
Köpek
dışkısı ile atılan yumurtalar çok dayanıklıdır, toprakta ve soğukta bir yıl
kadar canlı kalabilirler. Dışkıyla atılan yumurtalar hayvanların ayakları,
arazi eğimi, rüzgar ve yağmurla yayılırlar.
Hastalık
insanlara paraziti taşıyan köpek, kedi, çakal, tilki, kurt gibi hayvanların
dışkısı ile etrafa yayılan parazitin yumurtaları ile kirlenmiş çiğ tüketilen
meyve ve sebzelerin yenmesi, suların içilmesi, rüzgar ile uçuşan yumurtaların
solunum yoluyla alınması ve paraziti taşıyan köpekler sevildikten sonra ellerin
iyice yıkanmaması yoluyla bulaşır.
Kist hidatik hastalığından korunmak için;
Köpek ve
kedilere çiğ gıdalar ile kistli iç organlar kesinlikle yedirilmemelidir.
• Kişisel
temizlik kurallarına dikkat edilmeli, içme ve kullanma suları temiz olmalı, çiğ
yenen sebze ve meyveler bol su ile iyice yıkandıktan sonra tüketilmelidir.
• Sahipli
köpek ve kediler, muhakkak parazit yönünden tedavi ettirilmeli ve sahiplerince
gezdirilirken etrafa dışkılamaları halinde mümkünse dışkı uygun bir şekilde
toplanıp bertaraf edilmelidir. Köpekler, çocukların oyun oynadıkları oyun
bahçesi, park, okul bahçesi gibi yerlerde dolaştırılmamalıdır.
• Belediyeler
tarafından sahipsiz köpeklerin müdahaleleri yapılmalıdır.
• Köpekler
parazit yumurtaları burunlarına ve tüylerine bulaştırabilirler. Parazit
mücadelesi yapılmadan serbest dolaşan köpeklerin okşanması ve sevilmesi
sırasında parazit yumurtaları ellere bulaşabilir. Bu şekilde kirlenen ellerin
yıkanmadan ağıza götürülmesi ile parazitin yumurtası alınır. Bu nedenle,
özellikle çocukların sokak köpekleri ile oynamalarına izin verilmemeli, temas
halinde ellerin bol su ve sabunla yıkanması sağlanmalıdır.
• Sağlıksız
koşullarda yapılan hayvan kesimi, hastalığın yayılmasında köpeklerden çok daha
fazla etkilidir. Bu nedenle hayvan kesimleri, mezbahalarda ve veteriner hekim
kontrolünde yapılmalıdır. Kesilen veya ölen hayvanların kist bulunduran
organları köpeklerin ve diğer etçil hayvanların ulaşamayacağı şekilde gömülerek
bertaraf edilmelidir. Özellikle kurban bayramlarında bu hususlara daha çok
dikkat edilmelidir. Kurban kesimi için belediyelerce tahsis edilen özel kesim
yerleri kullanılmalı ve kesimler veteriner hekim gözetiminde yapılmalıdır.
Kurban Bayramında kesilen koyunların kistli organları köpeklere yedirilmemeli,
yakarak imha edilmeli ya da derin bir çukura gömülmelidir.
Hastalık İnsanlara Nasıl Bulaşır?
Paraziti taşıyan
köpek, kedi, çakal, tilki, kurt gibi hayvanların dışkısı ile parazitin
yumurtaları etrafa saçılır. Kurumuş köpek dışkısı içindeki yumurtalar toz
halinde uçuşur ve rüzgar ile dağılarak insan yiyecek ve içeceklerinin üzerine
konabilir. Meyve ve sebze gibi yiyecekler, bu yumurtalarla kirlenir. Bu şekilde
kirlenmiş yiyeceklerin yenilmesi, suların içilmesi, rüzgar ile uçuşan
yumurtaların solunum yoluyla alınması ve paraziti taşıyan köpekler sevildikten
sonra ellerin iyice yıkanmaması gibi nedenlerle hastalık insanlara
bulaşır.
Hastalığın Belirtileri Nelerdir?
İnsanların
çeşitli organ ve dokularında oluşan kistler oluşur. Bu kistlerin içi sıvı dolu
olup nohut büyüklüğünden çocuk başı büyüklüğüne kadar değişik boyutlarda
olabilir. Hastalığın başlarında kistin küçük olduğu dönemlerde uzun yıllar
boyunca hiçbir şikayet yapmayabilir. Kist büyüdükçe; bulunduğu bölgeye ve
oluşturduğu baskıya göre belirtiler ortaya çıkar. Kistler en sık karaciğer ve
akciğerlerde görülürler. Nadiren dalak, karın zarı (periton), böbrek, kemik,
göz yuvası, beyin, kalp ve yumurtalıklara da yerleşebilir. Karaciğer
yerleşiminde karnın sağ üst kısmında ağrı, bulantı, kusma ve bazen kaşıntı,
sarılık gibi belirti görülür. Akciğer tutulumunda; solunum sıkıntısı, öksürük,
ağızdan kan gelmesi ve göğüs ağrısı olabilir. Diğer organ ve sistem
tutulumlarında da bu bölgelere ait tablolar ortaya çıkar. Örneğin kafa içi
tutulumlarda; baş ağrısı, kusma, şuur kayıpları görülebilir. Kalp tutulumunda
kalp ritm bozuklukları, enfarktüs bulguları, hatta kalp duvarında yırtılma
olabilir. Kemik tutulumlarında kırıklar olabilir. Kist patladığında alerjik
reaksiyonlar ortaya çıkabilir.
Hastalık Nasıl Teşhis Edilir?
Teşhis, hastanın
şikayetleri, muayene bulguları, röntgen bulguları ve kan tahlilleri ile konur.
Kistik oluşumların ultrason ve tomografi ile ayrıntılı değerlendirilmesi
yapılabilir. Bu parazite karşı serumda oluşan antikorlara bakılır. Klinik ve
radyolojik bulgularla kist hidatik şüphesi oluşan hastalarda, sıklıkla
serolojik yöntemlere başvurulur.
Hastalığın Tedavisi Var Mıdır?
Kireçleşmiş kistlerde tedavi yapılmaksızın takip önerilir.
Bunlar dışındaki kistlerin tedavi edilmesi gereklidir. Ulaşılabilecek
bölgelerdeki kistler için ilk tercih edilecek tedavi cerrahi müdahale veya iğne
ile boşaltmadır. Ulaşılamayan bölgelerdeki kistlerde, çoklu organ
tutulumlarında, çok küçük kistlerde veya cerrahiye ve iğne ile boşaltmaya genel
durumu nedeniyle müsait olmayan hastalarda ilaç tedavisi kullanılabilir.” Dedi.