İl Sağlık Müdürümüz Dr. Ertan DEĞİRMENCİOĞLU “ 4 Şubat Dünya
Kanser Günü” nedeniyle yapmış olduğu basın açıklamasında; “Kanser hem dünya hem
ülkemiz için ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Ölüm
nedenlerine bakıldığında dünya geneli için yaklaşık her 6 ölümden birinin,
ülkemiz için ise her 5 ölümden birinin kanser nedeniyle gerçekleştiği
görülmektedir.
Kanser başlıca; tütün kullanımı, yüksek beden kütle indeksi
(fazla kilolu ya da şişman/obez olma), meyve ve sebzeden fakir beslenme,
yetersiz fiziksel aktivite ve alkol tüketimi gibi başlıca beş davranışsal ve
beslenme ile ilgili risk faktöründen kaynaklanmaktadır. Oysa yine günümüz
şartlarında kanserlerin yaklaşık üçte birinin, risk faktörlerinden kaçınma ve
mevcut kanıta dayalı önleme stratejilerinin uygulanması yoluyla önlenebilir
durumda olduğu bilinmektedir. Ayrıca, erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi
edilmişse birçok kanserin iyileşme olasılığının da yüksek olduğu bilinen bir
gerçektir.
Dünya Kanser Günü, gerek kanser konusunda farkındalığı ve
eğitimi artırarak gerekse dünyanın her yerindeki hükümetler ile bireyleri
hastalığa karşı harekete geçmeye zorlayarak her yıl milyonlarca önlenebilir
ölümün önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Dünya Kanser Günü; yankı uyandırmayı,
değişim aşılamayı ve farkındalık günü ile sınırlı kalmayarak daha sonraki
günlerde de sürdürülecek bir eylemi harekete geçirmeyi amaçlayan bir
kampanyadır.
İlk olarak 2005 yılında ülkemizin de yakın işbirliği
içerisinde olduğu Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) tarafından
düzenlenen Dünya Kanser Günü etkinlikleri,
izleyen yıllarda her yılın 4 Şubat günü UICC ve işbirliğindeki kuruluşlarla
birlikte küresel düzeyde yürütülen kampanyalarla geleneksel hale getirilmiştir.
Bakanlık olarak benimsediğimiz farkındalık mesajımız
“Kanserden korunmak herkesin hakkıdır. Siz de kanserden korunmak ve kendinize uygun taramaları yaptırmak için;
Toplum Sağlığı Merkezlerine (TSM) bağlı olarak hizmet veren Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim
Merkezleri (KETEM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) ve Aile Sağlığı Merkezleri
(ASM)’ne başvurabilirsiniz”. Ulusal Kanser Tarama Programları hakkında daha
detaylı bilgi Kanser Dairesi
Başkanlığına ait web sitesinde mevcuttur. Ayrıca burada Hangi Tarama Bana
Uygun? uygulaması ile hangi kanser türünde tarama yaptırabileceğiniz ve en yakın tarama merkezleri haritada
gösterilmektedir.
Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü
gibi kanser alanında yoğun çalışmaları bulunan uluslararası saygın
kuruluşlar, her bireyin, küçük ya da
büyük eylemlerinin, uzun vadeli, olumlu değişimlere yol açacağını ifade ederek
kanserleri önleme yolunda kişilere şu risk faktörlerinden kaçınma çağrısında
bulunmaktadır:
• Sigara ve
dumansız tütün ürünlerini de içeren tütün kullanımı
• Fazla
kilolu veya obez olmak
• Düşük
meyve ve sebze alımını içeren sağlıksız beslenme
• Fiziksel
aktivite eksikliği
• Alkol
kullanımı
• Cinsel
yolla bulaşan Human Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonu
• Hepatit
veya diğer kanserojen enfeksiyonlara maruziyet
• İyonlaştırıcı
ve ultraviyole radyasyon maruziyeti
• Kentsel
hava kirliliği
• Katı
yakıt kullanımından kaynaklanan iç mekân dumanı
Tütün kullanımı, kanser gelişimi yönünden en önemli risk
faktörü olup kansere bağlı ölümlerin yaklaşık %22’sinden sorumludur. Akciğer
kanserinin yanı sıra özefagus, mesane, böbrek, pankreas, mide, serviks (rahim
ağzı) kanserlerinden de sorumlu olduğu bilinen tütün kullanımı, hangi yaşta
olursa olsun terk edildiğinde kişinin yaşam kalitesi ve yaşam süresi üzerinde
anlamlı bir fark yaratmaktadır. Bu risk faktöründen kaçınmada en önemli
stratejiler; özellikle genç yaştaki bireylerin maruziyetinin engellenmesi,
hangi yaşta olunursa olunsun bırakma yönünde irade beyanında bulunanların
ilgili sigara bırakma merkezlerine yönlendirilmesi, dumansız olması nedeniyle
herhangi bir risk içermediği gibi yanlış algıya neden olan elektronik sigara
gibi ürünlerin riskinin anlatılarak toplumda bilincin yükseltilmesine yönelik
eğitsel faaliyetlerin gerçekleştirilmesi olacaktır.
Obezite ve kanser ilişkisine dair yapılmış çok sayıda
epidemiyolojik çalışma obezitenin kansere neden olmasının yanı sıra kanser
tedavisine yanıtın azalmasına, hastalık seyrinin bozulmasına ve artmış ölüm
oranlarına neden olduğunu da ortaya koymaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre,
sağlıklı bir kiloyu korumak ve fiziksel olarak aktif olmakla bağırsak, meme,
rahim, yumurtalık, pankreas, yemek borusu, böbrek, karaciğer, safra kesesi
kanserlerinin gelişim riski önemli ölçüde azaltılabilmektedir. Yaşam tarzı
değişiklikleri (örneğin günlük 30-40 dakikalık yürüyüşler, liften zengin meyve
sebze ağırlıklı beslenme gibi) ile kansere karşı anlamlı risk azaltımı
sağlanması mümkündür.
Sindirim ve boşaltım sisteminin farklı türde kanserleri ile
ilişkisi olduğu ispatlanmış olan alkol tüketimi, kanser gelişim riskini
azaltmada bireysel farkındalık ve çaba ile önemli oranda önlenme şansına
sahiptir.
Dünya genelinde en sık izlenen kanser türü olan cilt
kanserine yönelik alınacak önlemler (Güneşin ultraviyole ışınlarına maruziyeti
azaltacak şekilde uygun şapka, gözlük, güneş kremi, koruyucu giysiler
kullanılması, güneş ışınlarının zararlı etkilerinin en yoğun hissedildiği
saatlerde doğrudan bunlara maruz kalınmaması gibi) ile anlamlı risk azaltımı
sağlanabilmektedir.
Kansere yol açabildiği ispatlanmış kimi kanserojenlere
maruziyetin söz konusu olduğu meslek gruplarında çalışanların iş sırasında
koruyucu bariyer (maske, tulum, önlük, eldiven gibi) kullanması da kanseri
önlemede önemli bir strateji olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sonuç itibariyle; kansere yol açabileceği kanıtlanmış risk
faktörlerinin farkına vararak, bunlardan korunmada bireysel ve toplumsal
temelde yapılacaklar konusunda bilgilenerek, önleme çabalarını kararlılıkla
sürdürerek, ileri dönemlerde daha büyük bir toplumsal yük haline gelmesi
beklenen kanserle savaşımda önemli kazanımlar elde edileceğine şüphe yoktur.
Kanser hastalıklarının her bir tipinin kendine göre
etyolojisi, risk faktörleri, tanı ve tedavi yöntemleri vardır. Bu yüzden erken
tanı ve tarama stratejileri de kanser tiplerine göre değişmektedir. Bazı kanser
tipleri için tarama önerilirken bazı kanser tipleri için önerilmemektedir.
Dünya Sağlık Örgütü; meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak
kanserlerinde vakaların erken evrelerde yakalanmasına yönelik toplum tabanlı
tarama programları önermekte ve bu çalışmaların bütüncül bir kanser kontrol
programının parçası olması gerektiğini belirtmektedir.
Ülkemizde DSÖ önerileri doğrultusunda 2008 yılından itibaren
kayıt, önleme, tarama ve tedavi çalışmalarını bir arada barındıran Ulusal
Kanser Kontrol Programı kapsamında; meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı
kanserleri için, toplumun kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun olarak tarama
programları yürütülmektedir.
Ülke genelinde kanser taramaları; Birinci Basamak ve 2.-3.
Basamak Sağlık Kuruluşlarında, Toplum tabanlı ve fırsatçı taramalar şeklinde
yapılmaktadır.
Kırsal ve dezavantajlı gruplarımıza illerimizdeki mobil
tarama araçları ile de tarama hizmeti verilmektedir.
Ülkemizde yürütülen Ulusal Kanser Tarama programımızda,
Meme kanseri taraması; 40-69 yaş arasındaki kadınlara yılda
bir kez klinik meme muayenesi yapılmakta, 2 yılda bir mamografi çekilmektedir.
Rahim ağzı kanseri
taraması; 30- 65 yaş arası kadınlara 5
yılda bir HPV-DNA ve smear testi ile yapılmaktadır.
Kalın bağırsak kanseri taraması; 50-70 yaş arasındaki kadın
ve erkeklere 2 yılda bir Gaitada Gizli Kan Testi (GGK) yapılmakta, 10 yıl da
birde kolonoskopi önerilmektedir.
Tarama sonrasında pozitif ya da şüpheli bulunan kişiler
ikinci, üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirilmekte ve ileri tetkikler
yapılmaktadır. Teşhis ve tedavi hizmetleri ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşları
tarafından yapılmaktadır.
Ülkemizde hem taramaları artırmak hem de sağlık okur
yazarlığı konusunda vatandaşlarımızı bilgilendirmek üzere 81 ilde kanser
farkındalık çalışmaları yapılmaktadır.” İfadelerine yer verdi.